Perşembe, Ağustos 11, 2011

Duvar Kağıdının Estetik Değeri Üzerine

Kant Yargı Gücünün Eleştirisi’nde güzelliği ikiye ayırarak ele almış: Serbest güzellik (pulchritudo vaga) ve bağımlı güzellik (pulchritudo adhaerens)... Birincisi için nesnenin ne olacağına dair bir önkoşul bulunmazken, ikincisinde bir nesne ve onun belli bir amaca yönelmiş olması gerekir. Serbest güzellik kendi kendine yeten güzelliktir. Kant önce çiçek örneğini veriyor. Botanikçiden başka hiçkimse bir çiçeğe baktığında “ahanda şurası dişicik tepesi, polenler burada ne de hoş çimlenmişler yahu” demez ama hepimiz çiçeklerin güzel olduğunu düşünürüz. Verdiği örnekler arasına duvar kağıdı süslemelerini de eklemiş. “Biz amaçlarının ne olduğunu gözetmeksizin bizde bıraktığı hoşluk duygusundan ötürü bunları güzel buluruz” diye bağlamış.

Geçenlerde G.K. Chesterton’un On Lying In Bed (Yatakta Yan Gelip Yatma Üzerine) adlı (nüktedan) yazısını okurken Kant’la aynı düşünceyi paylaşmadığını gördüm. Chesterton tavana kadar uzanan renkli bir kalemi olsaydı yatakta uzanmanın harika bir şey olacağını düşünürmüş ama böyle bir şey pek mümkün gözükmediğinden evinde üzerinde birşeyler çiziktireceği boş bir yer ararmış. Cyrano de Bergerac’ın dediği gibi "Il me faut des géants" (Bana devler lazım) ekolüne mensup olduğundan kağıtlar ona dar gelirmiş:

Duvarlara baktım; ne var ki onlar da duvar kağıtlarıyla kaplanmıştı, duvar kağıtları da hepsi aptalca birbirine benzeyen yavan motiflerle… Güzelim duvarlarımın üzerine (herhangi dini veya felsefi bir anlamdan yoksun) keyfekeder bir sembolün bir tür suçiçeği gibi serpiştirilmesinin sebebini anlayamıyorum. Kutsal Kitap “Kafirlerin yaptığı gibi yapmayın, gereksiz tekrarlardan kaçının” derken galiba duvar kağıtlarını kast ediyordu.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home