Etimoloji ile Kan(ıtla)mak
The New York Review of Books’un web sitesindeki Paul Theroux denemesi When You’re Strange (evet, The Doors'un şarkısına gönderme)’te yabancı kavramının farklı kültürlerdeki alımlanması konusu incelenirken bir yığın dilden örnek verilmiş. Birkaçı şöyle:
Maori dilinde: pakeha, beyaz adam
Samoa dilinde: palangi, gökten gelen
Japoncada: gaijin. Gai dışarısı, jin kişi sözcüklerinden türeme
Arapçada: ecnebi, kaçınılması gereken kişi
Farsçada: garib, garptan gelen kişi
Meksika İapanyolcasında: gringo, İspanyolcadaki griego yani Grek sözcüğünden gelme.
Bunları okurken bir yandan da “yazar başka ne bekliyordu ki” dedim, “bunda ne ilginçlik var!” Bir şeyi etimolojik kökeniyle açıklamak bize ne kazandırıyor ki? Bu çabayı bu kadar mühim kılan ne? Ama bu o kadar yaygın bir strateji ki…
Gerçekten de okuduğum yüzlerce makalenin, kitabın girişinde yazarlar mutlaka bu bahse girerler. Siyasetten mi bahsedeceğiz! Arapçadaki seyislik etmekten geldiğini mutlaka bilmeliyizdir. Konu ekonomi mi? Yunanca oiko ile nomos’tan yani ev idaresi'nden çağdaş anlamına ulaştığını okumazsak olmaz. Eğitim ile ilgili ahkam keseceksek Frenk dillerindeki education’un Latince educare yani toprağı ekmek sözcüğünden neşet ettiğini öğrenmek de eğitimimizin bir parçasıdır. Ne elalemi eleştiriyorum, ben de aynı şeyi yapmadım mı sanki! Habitat ile ilgili sunumumu medeniyet ile Medine arasındaki, civilization ile civitas arasındaki akrabalıkla açıklayarak başlamış, kentleşme ile uygarlık aynı süreçlerdir tezime destek aramamamış mıydım!
Etimolojiye gereğinden fazla değer verildiği düşüncesi uzun zamandır aklımın bir köşesinde rüşeym halinde mevcuttu. Nihayet kendime desteği geçen yıl okuduğum bir makaledeki dipnotta buldum: Fransız eleştirmen Jean Paulhan, La preuve par l'étymologie (Etimoloji ile Kanıtlamak) adlı kitabı ile bana "yalnız değilsin evlat" diyesiymiş.
Yine örnekle ilerleyelim: Paulhan Fransızcadaki foie (ciğer) sözcüğünün Latince ficus (incir) sözcüğünden geldiğini zira Romalıların ciğerin içine incir doldurarak pişirdiklerini bilmemin mutfak tarihi hakkında bize birşeyler ifade etmesine karşın sözcüğün güncel anlamı hakkında hiçbir şey söylemediğini düşünüyor. Bilakis, diyor Paulhan, etimolojinin bizi yanlış yönlere sürüklemesi daha olasıdır sözgelimi Chrétien (İsevi) ile crétin (sersem)’in aynı kökten geldiği düşünülürse. Paulhan bu yüzden etimolojinin mantık ile bilimin topraklarından sürülüp ait olduğu retorik sanatının ülkesine buyur edilmesi gerektiğini savunmuş. Orada yaratıcı kıvılcımların çıkmasına yardımcı olacak olanaklar sağlayabileceğini düşünüyor. Freud’un Espri Sanatı kitabındaki gibi mesela: Leidenschaft (tutku) bir leiden schaft (acı veren, acıya neden olan)’tır.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home