Cuma, Ağustos 19, 2011


Umut Sarıkaya Estetiğine Giriş

Umut Sarıkaya neden muadillerinden daha komik? Geçen sabah evdekilerden erken uyandığımda milleti rahatsız etmemek için sessiz sessiz gülerek iyice pelteleşmiş karın kaslarımı yorar halde Mürekkep Yayınlarından çıkmış İşimdeyim Gücümdeyim albümüne göz gezdirirken bir yandan da adamın sanatının ana izleklerinin birkaç başlık altında toplanabileceğini düşündüm (ne düşünüyorsun be adam, gül geç işte):

Birincisi, sanırım en fazla, tahsille mutenalaşma gayretine girmiş orta sınıfın bilinç altını gıdıklıyor Sarıkaya’nın işleri. Eteğin altından görünen uzun donlu, tülbente sakız yapıştıran babaannelerle; gözlerine kupon biriktirilerek Yay-Sat bayiinden alınmış ansiklopediler doldurulan, kapakları durduk yere pat diye düşen çekyatların üzerinde; saatli maarif takviminde yazan ama asla rehber alınmayan günün menülerini (Karnıyarık – Melek Pilavı – Cacık) okuyarak; kısmen Halk İslamı (Volk Islam) kısmen Kemalist tedrisatla ama mutlaka ataerkil değerlerle yetişmiş bir kuşağın modernleşme macerasında ofsayta düşüşlerini ustaca sergiliyor. Unutulmaz bir örnek: Sevgililerinin bol salata yenen, piercing’li garson istihdam eden cafe’lere düşkünlüğünden sıtkı sıyrılan erkeklerin buralara yaptığı baskın sonrası tutuklanmalarını tasvir eden tablo.

İkincisi, içimizdeki Oksidantalisti iyi kullanıyor. "Batılı erkekler mezhebi geniş, kadınlar iffetsiz olur, bu insanlar delikanlılık, ahde vefa nedir bilmezler" tarzı önyargılarla bu coğrafyadan bakan birisinin açısından dalgasını geçiyor. Sürekli karakterlerinden Bay Cingılbört’ün bir kokteylde “karınız çok çekici”, “hmm, çok sanslısınız bayım çünkü harika bir eşiniz var” sözlerini “ben yabancıyım bunlara sinirlenmemeliyim hatta sevinmeliyim” düşünme balonculuğuyla karşılamak zorunda hissetmesinin absürdlüğüne gülerken biraz da kendimize gülüyoruz. Bir de Consicons Lidıl Cört (ismi terennüm edip kıkırdıyorum şu anda) var tabii, o da ayrı hikaye.

Üçüncüsü, her başarılı mizahçı gibi onda da yüksek bir gözlem kabiliyeti var ama onu ayrıcalıklı kılan o gözlemleri çoğu kez popüler kültür öğeleri arasına yerleştirerek matraklık katsayısını yükseltmesi. Yine örnekle açıklamaya çalışayım: Bir karikatüründe bidondan bardağa su dökmenin ne meşakkatli bir iş olduğunu anlatmış ama nasıl? Uzaktan bir adam yaklaşıyor ve “Ooo, David Lynch, uzun zamandır görünmüyorsunuz, nerelerdesiniz?” diye soruyor (karikatür anlatmak). David Lynch yere çömelmiş pür dikkat bidondan bardağa su boşaltmaya çalışıyor bir yandan da “Valla benim filmlerimdeki gerilim bu işin yanında hiç kalır” mealinde laf yetiştiriyor. Yine, “abi, benim sağcı arkadaşım da var, solcu da, dincisi de var dinsizi de; önemli olan insan olması” geyiğinin farkında olmak başka şey bunu I. Enternasyonal toplantısında Marx’la, Bakunin’e yaptırmak başka…

Bir de karikatürlerin sağına soluna serpiştirilen ayrıntılar: Örneğin yukarıda bahsettiğim toplantıda kürsüye iliştirilen afişteki program: 1-Açılış, 2 -Konuşma: Tarihsel Materyalist Tarih Tezi, 3-Kapanış: Onur Akın Konseri”

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home